DEVAM: 4- ŞİDDETLİ
SICAKTA ÖĞLE NAMAZINI SERİNLİĞE BIRAKMAK BABI
حدّثنا
عَبْد الرحمن
بْن عمر.
حدّثنا عَبْد
الوهاب
الثقفي، عَنْ
عبيد الله،
عَنْ نافع، عَنْ
ابْن عمر؛
قال:
-
قال رَسُول
اللَّه صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم
((ابردوا
بالظهر)).
فِيْ
الزوائد:
إسناده صحيح.
رواه ابْن
حبان فِيْ
صحيحه.
(Abdullah) İbn-i
Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu demiştir:
«Öğle namazını
serinliğe bırakınız.»
Not:
Zevaid'de:. İsnadının sahih olduğu ve İbn-i Hibban'ın bunu sahihinde rivayet
ettiği bildirilmiştir.
Tahric: Bu
babta geçen Ebu Hureyre (r.a.)'in hadisi Kütüb-i Sitte sahiplerinin hepsi
tarafından rivayet edilmiştir.
AÇIKLAMA (677, 678, 679, 680 ve 681) :
Tuhfetü'l-Ahvezi
yazarının bildirdiğine göre Ebu Said (r.a.)'in hadisini Buhari de rivayet
etmiştir.
Muğire
(r.a.)'in hadisi (notta bildirildiği gibi Zevaid kısmından olmakla beraber)
Ahmed tarafından da tahric edilmiştir. İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisini Buhari de
rivayet etmiştir. (Halbuki notta belirtildiği gibi Zevaid yazarı, İbn-i.
Ömer'in hadisini Zevaid kısmından saymıştır.!
Tirmizi, Ebu
Hure yre (r.a.)'in hadisini rivayet ederek hasen-sahih olduğunu söyledikten
sonra; "Bu babta Ebu Said, Ebu Zer, İbn-i Ömer, El-Muğire, Ebu Musa, İbn-i
Abbas, Enes ve Safvan (r.anhum)'dan rivayetler vardır. Alimlerden bir cemaat
sıcağın şiddetli olduğu zamanlarda öğle namazını tehir elmeyi tercih
etmişlerdir. İbnü'l-Mübarek, Ahmed ve İshak'ın kavli budur. Şafii de: Cemaati
uzak yerden gelen mescidde kılındığı zaman, şiddetli sıcakta öğle namazını
tehir etmeyi tercih etmiş fakat münferit olarak namaz kılan ile kendi yanındaki
mescidde namaz kılanların bence sevimli olanı şiddetli sıcakta bile öğleyi
tehir etmemeleridir, demiştir. Münferid olsun olmasın; kendi mahalle mescidinde
kılsın veya uzak bir camiye gitsin, hadislere uyma bakımından en uygun olanı,
sıcağın şiddetli zamanında öğle namazını tehir etmektir.'' demiştir.
EI-Menhel
yazarı "Öğle namazı vakti babında rivayet olunan hadislerin izahı bahsinde
aşağıdaki malumatı vermiştir:
''Öğle namazını
şiddetli sıcakta ibrad etme yani serinliğe bırakmaya ait hadislerin zahirine
göre ibrad vacibtir. Kadi İyad'ın anlattığına göre bazıları: İbrad vacibtir,
demişlerdir. Fakat cumhura göre hadiste ibrad ile ilgili verilen emir,
mendubluk içindir. Vucub için olmadığının alameti şudur: İbrad'ın hikmeti namaz
kılanın zorluktan kurtarılması olunca verilen emir onun menfaatı ve güçlükten
kurtarılması içindir. Eğer verilen emir vucub için olsaydı, bu emir onun için
kolaylık değil bir güçlük ve tazyik olurdu. Dolayısıyla onun yararına değil
zararına olacaktı.
Cumhura göre
ibrad'ın mendubluğu, sıcağın şiddetli zamanına mahsustur.
Hadislerin
zahirıne göre ibrad hususunda cemaatla namaz kılan ile münferit namaz kılan
arasında fark yoktur. Ahmed, İshak ve Kufe alimleri böyle demişlerdir.
Malikiler'in ekserisine göre münferit için efdal olanı ibrad etmemektir.
Şafii, ibrad
etmeyi sıcak memleketlere tahsis etmiş ve; Uzaklardan gelen cemaat için ibrad
mendubtur. Fakat cemaat toplu halde hazır ise, yahut gölgelikte gitmeleri
mümkün ise, acele etmek, ibrad'dan efdaldir, demiştir.
Bundan önceki
babta geçen ve öğle namazının zeval'den hemen sonra kılınmasıııı öngören
hadisler ile ibrad'a ait hadisler arasında zahiren bir çelişki görülüyorsa da
alimler bu durumu şöyle cevaplamışlardır :
Öğle namazının
ta'cili ve ilk vaktin daha faziletli oluşuna dair varid olan hadisler mutlaktır
veya umumidir. İbrad hadisleri kayıtlıdır veya hususidir. Umumi hadis ile
hususi hadis arasında veyahut mutlak hadis ile kayıtlı hadis arasında bir
çelişkinin varlığı söz konusu edilemez. Yani şiddetli sıcak zamanı öğle
namazının tehiri ibrad hadisleri ile istendiği için böyle günlerde kılman öğle
namazı, ilk vakit fazileti hükmünden müstesna kılınmış olur. Böyle zamanlarda
öğle namazının ibradı daha efdaldır. Sair zamanlarda ise ta'cili efdaldır.
675 noda geçen
Habbab (r.a.)'in hadisine de alimler şöyle demişlerdir: Esrem ve Tahavi'nin
dediği gibi Habbab (r.a.)'in hadisi mensuhtur. Delili de Muğire (r.a.)'in (680
nolu) hadisidir.
Habbab
(r.a.)'in hadisi için şöyle de denilebilir: Bazı sahabiler ibrad için tanınan
tehir süresini az görerek süreyi uzatmak için kumların hararetinden Peygamber
(s.a.v.)'e şikayet etmişler, Peygamber (s.a.v.) bu dileği reddetmiştir. Habbab
(r.a.) bunu anlatmak istemiştir. Bazı alimler: İbrad hadisiyle tanınan
geciktirme süresi, eşyanın öğleden sonraki gölgesinin yararlanılabilir hale
gelmesi ile tayin edilmiştir. Artık gölgeliklerden faydalanarak mescidlere
gitmek mümkün olur. Bu kadarlık bir geciktirmeye müsaade edilmiştir. Habbab
(r.a.)'in hadisiyle istenilen geciktirme süresi ise kum ve çakılların soğuması
için gereken süredir. Güneş sararmadıkça bunlar soğumaz. Bunun için ibra'da
müsaade edilmiş fakat namazın, öğle vakti çıkıncaya kadar tehirine müsaade
edilmemiştir.
Nevevi de;
'Alimler, Habbab (r.a.)'in hadisi ile ibrad hadislerinin arasını bulmak
hususunda ihtilaf etmişlerdir. Bazıları ibrad ruhsattır, ta'cil efdaldır
diyerek Habbab (r.a.)'in hadisine dayanmışlar ve ibrad hadisini; ruhsat ve
kolaylık içindir, diye yorumlamışlardır. Bizim arkadaşlarımızın bir kısmı ve
diğer mezheb alimleri böyle demişlerdir.
Alimlerden bir
cemaat da; Habbab (r.a.)'in hadisi, ibrad hadisleriyle mensuhtur, demişlerdir.
Başka bir grup
alim de; İbrad müstahabtır. Çünkü bir çok hadisle sabittir. Habbab (r.a.)'in
hadisi de bazı sahabilerin ibrad süresinden daha fazla bir süre tehir talebinde
bulundukları yolunda yorumlanır, demiştir.' diye malumat vermiştir.
İbrad
hadislerinde öğle namazının geciktirilmesi nedeni olarak .. Çünkü sıcağın
şiddeti cehennernin kaynarnasından, kükrernesinden, galeyanından.''
buyurulmuştur.
Bu fıkrada
geçen ''Feyh'' kelimesi galeyan, kaynama, kükreme, yayılma ve benzeri manalara
geldiği için tercemelerde bu kelimelere yer verilmiştir.
Şiddetli sıcak,
namazın huzur ve huşuunu giderdiği için ve meşakkati defetmek gayesiyle
şiddetli sıcakta öğle namazının ibradı meşru kılınmıştır. Açık olan hikmet
budur.
Şöyle de
denilebilfr: Sıcağın şiddeti anında ilahi azab yayılır. Bu nedenle o esnada
namaza durulmaması istenmiştir.
Şöyle bir soru
hatıra gelebilir: Namaz, ilahi rahmete vesiledir.
Namaz kılmak, ilahi
azabın kalkmasına yarar. Bu ibadetin o esnada terkedilmesi nasıl emredilebilir.
Ebu'l-Feth El-Ya'muri şöyle cevap vermiştir:
Şarii Hakim
tarafından gelen hikmetin sırrı kavranmasa bile kabul edilmesi gerekir.
Ez-Zeyn bin
El-Münzir ise şöyle münasip bir cevap vermiştir: İlahi öfkenin zuhur ettiği
vakit mezun olan zatlar müstesna hiç kimsenin dileği yerine getirilmez. Namaz,
dilek ve duadan boş değildir. İlahi gazabın yayıldığı esnada mezun olmayan
zatların o esnada susması uygun düşer.
Fıkranın zahirine
göre sıcağın şiddeti gerçekten Cehennemin hararetinin yayılmasından ve
kaynamasından meydana gelir. Bu fıkra teşbih üzerinde kurulmuş olabilir. Yani:
Sıcağın şiddeti, cehennem ateşine benzer. Bundan kaçının ve zararından sakının.
denilmiş olabilir.
Nevevi: Doğrusu
bunun, zahirine göre kabul edilmesidir.
Çünkü fıkranın
hakiki manasına yorumlanmasına hiç bir mani yoktur, demiştir. İbrad süresinin
sonucu hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Kimisi eşyanın istiva zamanındaki
gölgesinden başka, gölgenin bir arşın kadar uzamasını; kimisi normal bir boyun
dörtte biri kadar, kimisi üçte biri kadar, kimisi de yarısı kadar uzamasını
ibrad süresinin bitimi olarak göstermişlerdir. El-Maziri: lbrad süresinin
bitimi, zaman ve ahvale göre değişir. Zaman ve zemin ne olursa olsun, bu
sürenin öğle vaktinin bitimine kadar uzamaması şarttır, demiştir.